Piyasa Denetimi: Türkiye'de Serbest Piyasa ve Sorunları
Türkiye'de son yıllarda artan bir şekilde gündeme gelen bir konu, piyasa denetimi veya daha doğrusu, eksikliği. Alışveriş için çarşıya pazara çıktığınızda duyulan şikayetlerden biri neden piyasa denetiminin yetersiz olduğu. Bu yazıda, Türkiye'de piyasa denetiminin tarihçesini inceleyecek ve serbest piyasanın ülkemize etkilerini ele alacağız.
Türkiye'de Piyasa Denetiminin Tarihsel Arka Planı
1980 yılında alınan ekonomik kararlarla birlikte Türkiye'de devletçilik rafa kaldırıldı ve yerine serbest piyasa ekonomisi getirildi. Halka, serbest piyasa ile gelecek kişisel ve ekonomik özgürlüklerin ve rekabetin ucuzlamaya yol açacağı söylendi. Ancak bu değişiklikler, özellikle batılı emperyalistlerin dayatmaları sonucunda gerçekleşti ve bu yeni sistem halkın çoğunluğuna benimsetildi.
Ülkemizde, emperyalizme karşı ilk kurtuluş savaşını veren bir millet olarak, neden piyasa düzenlemelerinin ulusal bağımsızlığımızı tehdit ettiğini sormadık. Soranlar ise bir şekilde suçlandılar itham edildiler. Çözümün Milli Ekonomi Sistemi olduğu hep göz ardı edildi. Bu dönemde, emperyalizmin etkisi altında hızla değişen ekonomik kararlar, halkın büyük bir bölümünü yeni sisteme inandırdı.
Serbest Piyasa ve Etkileri
Serbest piyasa uygulamasıyla birlikte, devletin elindeki mal varlıkları özelleştirildi. Büyük fabrikalar kapanırken, halkın emek ve alınteriyle oluşturduğu devlet fabrikaları kaybedildi. Ardından piyasada tekelleşme başladı ve market zincirleri oluştu. Üretim ve tüketim kooperatifleri ortadan kaldırıldı ve üretici birlikleri etkisiz hale getirildi. Bu da üreticinin ürünlerini pazara ulaştırmasını zorlaştırdı.
Serbest piyasa uygulaması öncesinde, pazar yerlerinde ürünlerin fiyatları belediye zabıtaları tarafından belirlenirdi. Bu uygulama, aracıların komisyonlarını azalttığı için tüketiciye ucuz ürünlere ulaşma fırsatı sunardı. Ancak şimdi, üreticiler ürünlerini doğrudan pazara sokamıyorlar ve tüketiciler de ürünlere birinci elden ulaşamıyorlar.
Belediyelerin Rolü
Peki, belediyelerin bu konudaki rolü nedir? Kentlerimizde birçok belediye bulunuyor ve halkın çıkarlarını korumak için üretici pazarları oluşturabilirler. Ancak birçok belediye, liberal politikalara kaymış durumda ve halkın çıkarları umursanmıyor. Üreticiler, ekonomik tekellere hizmet eden modern çağın düşük kazançlı köleleri olarak görülüyor.
Ülkemizde halkçı ve devletçi bir yaklaşım benimseyen belediyeler olsaydı, üreticilerin ürünlerini satmaları için uygun pazarlar sağlayabilirdi. Bu, tüketicileri komisyoncuların insafına bırakmaktan kaçınırdı. Ancak bu tür bir yaklaşım, serbest piyasa ideolojisinin karşısında durmayı gerektirir.
Sonuç olarak, Türkiye'de piyasa denetimi eksikliği sorunlara yol açıyor. Halkın çıkarlarını korumak ve ekonomik adaleti sağlamak için, Milli Ekonomi bir yaklaşım benimsemek gerekiyor. Bu, Atatürkçü değerlere bağlı kalmak ve ülkenin kalkınmasını sağlamak için önemli bir adım olacaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder